Sydney’de okul hayatı

Avustralya’ya göçmeden önce en çok araştırdığım konu ilkokul ve kreş konularıydı. Çocuklara doğru düzgün bir okul seçmek zaten Türkiye’deyken de en zorlandığım ve en çok zaman harcadığım konuydu. Hatta bizi buralara getiren nedenlerin en kuvvetlilerinden de biriydi maalesef.. Okumaya devam et

Sun is rising at the beach in Shoal Bay

İşler yoluna giriyor..

Avustralya’da 10. ayımızı geride bıraktık. Kış boyunca bir tane bile yazı yazamadım. Neden mi? Hem tam iki ay boyunca internetimiz yoktu hem de bayağı sıkıntılı zamanlar geçirdik. Ne kadar çok yazmak istesem de yazacağım şeyler hep iç karartıcı olacağı için elim bir türlü gitmedi yazmaya.. Şimdi hazır düze çıkmaya başlamışken yazmanın tam zamanı..

Önce en merakla beklenen sorunun cevabını vereyim. İş bulduk mu? Sonunda evet! Baba koala kontratlı bir iş buldu. Kalıcı bir pozisyon değil ama başlangıç için hem ilerideki iş başvurularında referans olması anlamında hem de masraflarımızı karşılaması anlamında yüzümüzü güldürdü. Zaten iş bulma sürecinin zorluğunu yaşadıktan sonra ne iş bulsak üzerine atlayacak seviyeye gelmiştik.

Okumaya devam et

a leafy road in autumn in St Ives

Günlük hayat.. Biraz ondan biraz bundan..

Sonbaharın son günlerini yaşıyoruz. Doğa o kadar güzel değişti ki, yaprakları solarken kıpkırmızı veya gülkurusu gibi pespembe olan ağaçlar var. Buranın yazı kadar sonbaharını da sevdim gerçekten. Ben zaten bahar insanıyım. Son yıllarda İzmir’de baharı 2-3 hafta yaşıyorduk. Soğuk havalardan birdenbire kavurucu sıcaklar geliyordu. Burada dolu dolu bahar mevsimi yaşanıyor. Hala sokakta tshirt-şort-parmak arası terlik dolaşanlar var ama yoğunlukları bayağı bir azaldı denebilir. Gündüz güneşli günlerde hava yaz gibi hala ama güneş gitti mi üşütüyor gerçekten. Okumaya devam et

Avustralya’da ehliyet almak

Sonunda mobiliteme 3 ay gecikmeli de olsa tekrar kavuştum. Burada toplu taşıma gayet yaygın ve kullanışlı olsa da, 2 yaşında bir yapışık ikiziniz varsa toplu taşımayla bir yerden bir yere gidip helak olmamak imkansız. Şu son 3 ay boyunca abi koalayı okula götürüp getirmede bayağı bir zorlandım. Hatta yağmur yağdığı günler resmen süründüm diyebilirim. Bir yandan şemsiye tut, bir yandan çantaları sırtlan, bir yandan bebek arabasını it, bir yandan abi koalaya göz kulak ol… Tam deli işiydi.. Neyse ki en son yazımda “konsolosluktan beklediğim döküman gelmedi hala” diye çemkirdikten bir hafta sonra belgemin geldiğini öğrendim. Ertesi gün hemen konsolosluğa koştum ve şimdi tam hatırlamıyorum ama 30 aud gibi bir para verip belgemi aldım. Direk service centre’a götürüp ehliyetimi sisteme eklettim. Bundan sonra driving test için randevu almak gerekiyordu. Onu da online ortamdan aldım. Sınav öncesindeki bir saat için de burada ailemizin sürüş hocası haline gelmiş olan Anthony isimli arkadaştan sürüş dersi ayarladım. Sonuç olarak geçen çarşamba bir saat sürüş dersi, sonrasında da 45 dk süren bir sürüş sınavından sonra ehliyetime tekrar kavuştum. Şimdi edindiğimiz bilgileri paylaşma vakti. Çünkü sharing is caring..

Okumaya devam et

Ne alemdeyiz?

Herkese selamlar! Evet, uzun oldu yazamadım ama mazeretim hatta mazeretlerim var.. Başımı kaşıyacak vaktim yok maalesef.. Yapılacaklar listem, abi koalanın okula başlamasıyla tavan yaptı. Habire bir etkinlik, takip edilecek bir durum, hazırlık yapılacak bir organizasyon var. Bunun yanında baba koala ile beraber TAFE denilen meslek edindirme kurslarına yazıldık. Master üstü meslek lisesi okuyorum şu ara 🙂

Kısa kısa durum raporu geçeyim size 🙂 Zaten tüm arkadaş çevremiz de bizi bu blogdan takip eder oldu 🙂 İyi oldu herkese tek tek anlatmak yerine tek bir yerden bilgi veriyorum zaman tasarrufu oluyor 🙂 Okumaya devam et

3 aylık durum değerlendirmesi

Bugün ülkemizden ayrılalı tam 3 ay oldu. Şimdiye kadar 15 günden fazla ülkemden ayrı kalmamıştım. Zaman ilk haftalar su gibi aktı gerçekten. Şimdiyse artık ağırdan alır oldu.

Peki alıştık mı? Bize uzaktaki arkadaşlarımızdan en sık gelen soru bu. Açıkçası biz buraya gelme fikrini kafamıza koyduğumuzdan itibaren kendimizi alıştırmaya başlamıştık. Vize onayımızı aldığımızdan itibaren sanki fiziksel olarak ülkemde olsam da kafa olarak çoktan göçmüştüm ben. Bilinçli olarak yapmadık aslında ama buradaki hayatı gelmeden önce o kadar çok araştırıp okuduk ki, geldiğimizde abartmayayım ama sanki memlekete gelmiş gibi hissettim. Sadece ilk hafta yol sersemliğiyle bir şaşkınlık vardı üzerimizde. Sonraki haftalarda hiç yabancılık çekmedik diyebilirim. Hatta bazen kendimi daha buraya aitmişim, burada yaşamak için doğmuşum gibi hissediyorum. Belki de şimdiye kadar hep güzelliklerini gördük, daha kötü taraflarını deneyimlemedik ondan mı acaba? Umarım değildir.. Okumaya devam et

Araba Kullanmaya Dair Tipler

Avustralya’da bazı şeyler ciddi pahalı olsa da (emlak gibi), bazı şeyler de sizi dumura uğratacak kadar ucuz. Bunlardan biri de araba. İkinci el bir arabayı Türkiye’ye kıyasla çok ucuza satın alabilirsiniz. Yakıt ise TR ile kıyaslandığında bedava. Şu an TR’de benzinin litresi 5.40 TL iken burada yaklaşık 3.80 TL. Ayrıca mesafelerin de uzak olması gibi faktörleri göz önüne aldığınızda burada ivedilikle arabalanmak akıllıca bir fikir.

Burada bir parantez açıp hemen araba almayı düşünmeyenler için alternatif bir seçenekten bahsedeyim. Benim çok hoşuma giden bir iş modeli olan GoGet denilen kiralık arabalar var. Bunların diğer kiralık araçlardan farkı, şehirde belli noktalarda park etmiş olarak bekliyorlar, siz internetten istediğiniz yerdeki ve modeldeki aracı rezerve ediyorsunuz, gidip aracı goget kartınızla kendiniz açıp, kullanıp yine aynı yere park ediyorsunuz. Bunun karşılığı olarak yıllık üyelik bedeli yanında saatlik kiralama ücreti ve km başına ödemeniz gereken bir rakam var. Çeşit çeşit araç ve farklı kullanım sıklıkları için değişik üyelik seçenekleri var. İlgilenenler için https://www.goget.com.au/. Okumaya devam et

En yeni yıl bizim yıl

Güle güle 2016! Her ne kadar ülkem için kendinden nefret ettiren bir yıl olsan da benim için başka anlamların var.

Gün geçmişle hesaplaşma günü! Şu andan geriye dönüp baktığımda at yarışı gibi koşturulmuş ama hiç yaşanmamış yıllar görüyorum. Üniversiteye girene kadar geçen çileli eğitim hayatı, girilen yüzlerce, hayatıma stresten başka hiç bir katkısı olmayan sınavlar.. Üniversitede desen, ileride iş ararken diğer binlerce mezundan farkım olsun diye kasılan ekstra stajlar, iş deneyimleri.. Daha bir oh diyemeden, tam mezun bile olmadan başlayan iş hayatı.. Kendini birilerine beğendirme, maaşını arttırma çabaları, mesailer, stres babam stres.. Sonra evlilik, çocuklar derken habire bir koşuşturmaca.. Hiç durmadan ama durmadan hayatı sana dayatılan şekilde, ailenin, çevrenin gururlanacağı şekilde yaşamaya kasma.. Senin verdiğin gibi görülen ama aslında ailenin veya toplumun sana dayattığı seçeneklerle şekillenmiş hayatlar..  Okumaya devam et

Alışveriş deneyimleri

Dün Boxing Day dedikleri alışveriş günüydü. Buraya gelmeden önce bu günün tatil olduğunu görmüştüm ve adı itibariyle de Avustralya’da boks sporu ile yakından ilgilendiklerini düşünmüştüm. 😂 Meğer olay bambaşkaymış..

Burada Christmas’a kadar insanlar deli gibi alışveriş yapıyorlar. Herkes eşine dostuna hediye alma peşinde. Mağazalarda, alışveriş merkezlerinde, internet sitelerinde vs. her yerde bu hediye alma işini kolaylaştırmak için ipuçları, yok hediye önerileri, yok 20$’dan daha az harcayarak alınabilecek hediyeler gibi gibi reklamlar var. Bizim ülkede de yılbaşı için hediye alınır ama ne bileyim burada biraz daha abartı gibi geldi bana bu alışveriş çılgınlığı. Bir de Christmas ve yeni yıl için ağaç süsleme, ev ışıklandırma olayı var ki insanlar buna da deli para harcıyorlar. Marketlerde, mağazalarda bu süsleme malzemeleri için en az kadın giyim reyonu kadar büyük reyonlar oluşturmuşlar, oradan belli.. Bazı evler bu süsleme işini öyle abartıyorlar ki, insanlar belli saatler arasında turist gibi evi izlemeye gidiyor 😀.  Okumaya devam et